Skip to main content

Bütün gazeteler kocaman manşetlerle yazdı. Gümrük Birliği’ne girdiğimize göre artık ”Avrupalı” olmuşuz. Havai fişeklerin atıldığı şenliklerin düzenlendi.(Bu arada havai fişek kamyonu da patladı ama olsun zarar ziyan yok şenliğe renk katmış oldu.) Futbol maçlarında tempolar tutuldu ”Avrupa Avrupa duy sesimizi/Bu gelen Türklerin ayak sesleri”. Yalnız ayak seslerimizi göndermenin ne âlemi var, kendimiz de gitsek, diye düşünürken birden aklıma geldi: Biz zaten Avrupalı değil miydik? Yıllarca ”Eurovision”lar da ne kadar (zaman zaman onlardan çok) Avrupalı olduğumuzu kanıtlamadık mı? Tam da petrol krizi sırasında gönderdiğimiz parçanın adi İngilizce olduğunu sandığımız bir biçimde yazmıştık: ”Petr-oil” diye. ”Aman petrol canım petrol” diye kıvırtmalarımızı kim unutabilir? İngilizler bu sözcüğün kendi dillerindeki ”crude oil” ya da petroleum” ile benzerliğini kuşkusuz keşfetmemişler ama bunu Türkçe sözcük sandıkları için bize puan vermemişlerdi. Bunu Avrupa’ya kendi sorunları olarak bıraktık. Büyüklüğümüzden işin üstüne gitmedik; bir başka kez, bir başka parçayla kendimizi temsil etmeyi onur saydı. Gerçek yaşamda da asla vazgeçemediğimiz görsel ve işitsel sanatların en saygının adını taşıyan parça ile katıldık yarışmaya, Opera. Bizi anlamadıkları gibi operayla dalga geçtiğimizi bile sandılar. Oysa en az onlar kadar önemsiyorduk operayı.

Avrupa bizi hiç anlamadı. Üstelik bu yargı yalnızca bugüne ilişkin değil. Şanlı tarihimizde de hep böyle oldu. Viyana kapılarını kaç kez çaldık? Karamanlığımızdan söz edp destanlar düzecekleri yerde, utanmadan, kalkıp bize ”barbarlık”la suçladılar. Yalnız Avrupa değil, Balkan ülkeleri de öyle. Sıradan, sümüklü çocukları toplayıp ”sadrazam” bile yaptığımız halde devşirmeci saydılar bizi. Yok, her zaman Avrupa içlerine kadar giriyormuşuz da ganimet topluyormuşuz, biz barbarsak, siz bizden kaç kat daha barbarsınızdır. Biz efendiliğimizden yutuyoruz bunları.

Avrupa bizi hiç anlamadı. Oraya gönderdiğimiz işçiler gibi olduğumuzu sandı. Oysa onlar burada da öyleydiler. Köylüdürler kabadırlar bize hiç benzemezler. Bizi Avrupa’da temsil etmeleri düşünülemez ki. Neymiş, karılarının kızlarını dövüyorlarmış, öfkelerini alamazlarsa parçalayıp tren yollarına atıyorlarmış, banyo küvetinde kurban kesiyorlarmış. Bunları hep bizi küçük düşürmek için anlatıp dururlar. Bir kere biz tren yollarını çok tan işlevsiz hale getirdik. Komünistler değildik ki tren yollarına önem verelim. Ayrıca bizim karımız kızımız dövülüp öldürülse, sesini bile çıkarmaz. Değil gazetecilerin, bitişik komşusunun bile haberi olmaz. Ayrıca bizim kapı önlerimiz var, cadde ve sokaklarımız var; niye kurbanlarımızı görgüsüzce banyo küvetinde keselim?

Avrupa bizi hiç anlamadı. Hâlâ kadınlarımızın çarşaf giyip peçe taktığını, erkeklerimizin cübbeli sarıklı, sokaklarda dolaştığını sanıyorlar. Zahmet edip gelsinler de bir baksınlar. Kravatlı, ceketli erkeklerimiz; mantolu, hatta şapkalı kadınlarımız var mıymış, yokmuy  muş?

Türkçe Off
Feyza Hepçilingirler
Biz Zaten Avrupalıyız Syf: 11-12-13

Alıntıdır. Okumaya değerdir!

One Comment

  • mediter dedi ki:

    Avrupalılar uzak görüşlüdür, Yaptıkları veya yapacakları her işin 100-200 yıl sonrasını düşünür ve görürler.
    Bizim ülkemizin, büyük bir hızla laiklikten uzaklığını gördükleri için,çok geçmeden çarşaf ve peçeyegeçeceğimizi görüyorlar demektir. Sonuna kadar haklıdırlar

Leave a Reply